Kadınların 35 yaşından sonra yumurta sayısı ve kalitesi ciddi oranda azalmaktadır. Genetik ve çevresel birtakım faktörlere bağlı olarak bu değerlerin bazı kadınlarda daha genç yaşlarda da azaldığı ve erken menopoz sürecinin başladığı görülmektedir. Çocuk sahibi olamama problemiyle doktora başvuran kadınların %10- 30’unda yumurta rezervinin az olduğu tespit edilmektedir. Yumurtalık rezervi 30 lu yaşların başından itibaren azalmaya başlar,40 yaşına yaklaştıkça rezerv kaybı hızlanır.
Doğurganlık ile doğrudan ilişkili olan kadın yaşı, tüp bebek tedavisinde de başarıyı etkileyen faktörler arasındadır. Bu sebeple 35 yaşın üzerinde evli olan ve anne olmayı planlayan kadınların hayallerini ertelememeleri, doğal yolla çocuk sahibi olamadıkları durumda üreme sağlığına yönelik tüm kontrollerini yaptırmaları ve gerekiyorsa zaman kaybetmeden tüp bebek tedavisine başvurmaları önerilmektedir.
YUMURTA KALİTESİNİ KORUMAK İÇİN SAĞLIKLI YAŞAM ŞEKLİ BENİMSENMELİ
Kadınlar dünyaya geldiklerinde belirli bir yumurta rezervine sahip olur; yani kadın vücudu, üreme hücresi olan yumurtayı sonradan üretmez. Doğum ile birlikte kadının yumurtalık rezervinde yaklaşık olarak 2 milyon yumurta bulunur. Ergenlik dönemine gelindiğinde bu sayı 300 bin-500 bin aralığına iner. Ergenlik döneminden menopoz dönemine kadar olan doğurganlık dönemi boyunca her ay yaklaşık bin yumurta kaybedilir. Yumurta rezervinde bulunan yumurtaların sayıca azalmasına ek olarak zaman geçtikçe yumurtaların kalitesinde de düşme yaşanır. Yumurtalık rezervinin azalmasının en önemli nedeni yaşın ilerlemiş olmasıdır.
Özellikle ailesinde erken menopoz öyküsü olan kadınlarda yumurta sayısının genç yaşta azalma riski daha yüksektir. Yaşın yanı sıra yumurtalıkla ilgili geçirilen bazı operasyonlar, alınan radyoterapi ve kemoterapi, sigara-alkol tüketimi, çikolata kisti, fazla kiloya bağlı obezite ve uzun süreli yoğun stres altında yaşama gibi etkenler yumurta sayısı ve kalitesinin azalmasında etkin rol oynar. Yumurta rezervini artırmak mümkün olmasa da kalitesini korumak sağlıklı bir yaşam tarzıyla mümkün olabilir. Sigara ve alkolden uzak durmak, sağlıklı beslenmek, haftada 3-4 gün egzersiz yapmak, stresi yönetmek, düzenli uyku uyumaya dikkat etmek yumurta kalitesi üzerinde pozitif etki yaratan faktörler arasındadır.
YUMURTA REZERVİ AZ OLAN KADINLARIN TÜP BEBEK TEDAVİSİNDE KİŞİYE ÖZEL YAKLAŞIMDA BULUNULMALI
Kadınlarda adet döngüsünün 21-35 gün aralığında olması gerekir. Yumurta sayısı azaldığında iki adet arasındaki süre giderek kısalır. Adet sıklığının artması yumurtalık rezervinin azaldığına işaret eder. Ama bir gurup kadında da rezerv azaldığı halde düzenli adet döngüsü devam edebilir.Yani düzenli adet görmek rezervin iyi olduğunun kanıtı değildir. Yumurta rezervini değerlendirmek için bazı hormon testleri ve ultrasonografi muayenesi yapılır. Günümüzde ultrasonografi ile yumurtalıkların değerlendirmesi ve kanda Anti-Mullerian Hormon (AMH) düzeyinin belirlenmesi yumurta rezervine dair en doğru sonucu vermektedir. Ultrasonografi muayenesinde yumurtalıklarda bulunan küçük foliküller sayılır ve bu sayı 6‘nın altında ise azalmış yumurtalık rezervi olarak düşünülebilir. Kanda ölçülen AMH düzeyinin ise 1ng/ml’nin altında olması yine düşük yumurtalık rezervi olarak değerlendirilir. Yumurta rezervi azalan kadınların bir kısmı bu durumun hiç farkında olmazlar ve doğal yolla gebelik sağlayabilirler. Gebeliğin meydana gelmediği durumlarda tüp bebek tedavisi ile çocuk sahibi olabilirler.
Yumurta sayısı az olan kadınların tüp bebek tedavisinde mutlaka kişiye özel yaklaşımda bulunulmalıdır. Bu hastaların tedavisinde birden fazla yumurta toplama işlemi gerekebilir. Tüp bebek tedavisinin deneyimli hekimler tarafından yapılması da başarı için oldukça önemlidir. Özellikle kadın yaşının ileri olduğu durumlarda ya da erken menopozun söz konusu olduğu kadınlardan elde edilen yumurta sayısı sınırlıyken bu tabloya bir de hareketliliği düşük, morfolojisi bozuk olan sperm faktörü de eklendiğinde elde edilecek bir embriyo bile altın değerindedir. Bu gibi kritik durumlarda yapay zekadan da faydalanılarak teknolojinin sunduğu imkanları kullanmak tutunma ihtimali en yüksek embriyonun seçilmesi açısından avantaj sağlayacaktır. Bu uygulamaları gerçekleştirecek olan tüp bebek merkezinin ileri teknolojilerle donatılmış laboratuvara sahip olup, Dünya’daki gelişmeleri yakından takip ediyor olması da anne-baba olmak isteyen çiftlerin hayallerine kavuşması açısından son derece önemlidir.
YUMURTA REZERVİ DÜŞÜK OLAN BEKAR KADINLAR ANNE OLMA ŞANSINI NASlL KORUYABİLİR?
Kariyer önceliği olan, kısa vadede evlilik planı olmayan, erken menopoz riski taşıyan bekar kadınlar yumurtalarını dondurarak anne olma şanslarını koruyabilmektedir. Doğurganlığını muhafaza etmek isteyen bekar kadınların gelecek yıllarda anne olabilmesi için uygulanan yumurta dondurma işlemi, ilerleyen yaşa bağlı olarak karşılaşılabilecek kısırlık riskine karşı alınabilecek en etkili tedbirlerden biridir. Yumurta dondurma işlemi belirli ilaçlar kullanarak yumurtalıklardaki yumurtaların büyütülmesi ve toplanması şeklinde yapılır. Yaklaşık 10-12 günlük tedavi sonrası toplanan yumurtalar dondurulur. Daha sonraki yıllarda kadının evlenmesi ve doğal yolla gebelik elde edememesi durumunda dondurulan yumurtalar eşinin spermleri ile laboratuvar ortamında döllendirilir. Elde edilen embriyoların transferi sonucunda gebelik sağlanır. Yumurta dondurma işleminin 35 yaşından önce yapılması sağlıklı yumurtanın bulunabilmesi açısından çok önemlidir. 37-38 yaşlarından sonra kaliteli yumurta elde etme olasılığı azalacağı için geç yaşta toplanan yumurtalar ilerleyen yıllardaki gebelik şansını azaltacaktır. Ayrıca erken yaşlarda kanser tanısı alan kadınların yumurtalık rezervleri kemoterapi nedeniyle büyük oranda zarar görmektedir. Dolayısı ile kemoterapi alacak olan kadınların da tedavi öncesi yumurta dondurma işlemi yaptırması gelecekte çocuk sahibi olma şansını artıracaktır. Bu konuyu bitirirken özellikle 37 yaş ve üstü ile azalmış yumurtalık rezervi olan kişilerde tüp bebek yönteminin en iyi tedavi yöntemi olduğunu belirtmekte yarar görüyorum.