Bizi Takip Edin!
Hasta hikayeleri, bilgilendirici videolar ve çok daha fazlası sosyal medya hesaplarımızda
Her dört kadından birinde hayatının bir döneminde ortaya çıkan miyomlar, kadınlarda en sık görülen sorunlardan birini oluşturmaktadır. Bunlar, rahim dokusundan kaynaklanan ve rahim şeklinin dışına taşan iyi huylu kitlelerdir.
Miyomların ortaya çıkmasında genetik yatkınlığın önem taşıdığı bilinmektedir. Hastaların çoğunda birden fazla miyomun olduğu görülür. Östrojen, miyomların büyümesine neden olduğu için özellikle üreme çağında, hamilelik döneminde büyüdükleri gözlenmektedir.
Miyomlar, rahimdeki yerleşimlerine göre farklılaşır ve rahim içi astar dokuya doğru büyüyebildikleri gibi rahim içi kas dokusunda da yer alabilir.
Ayrıca, rahim dışına doğru büyüyen miyomlar ve saplı miyomlar da kadınlarda görülebilir. Bunun dışında yumurtalık bölgesinde gelişen miyomlar da olabilmektedir.
Sebebi ve nasıl oluştuğu tam olarak hala bilinmeyen miyomlar, gebelik kayıpları ve üreme bozukluğuna neden olmaktadır. Yaş, etnik köken, doğum yapmamış olmak, obezite gibi faktörler miyom gelişme riskini artırmakta, fazla doğum yapmış olmak miyom riskini azaltmaktadır.
Rahmin patolojik incelemelerinde kadınların %77’sinde bir ya da daha fazla sayıda miyomun olduğu ve bunların üreme çağındaki kadınların %60’ında bazı problemlere yol açtığı görülmüştür.
Miyomlar çok sık rastlanan ve en çok rahimde oluşan iyi huylu tümörlerdir. Her 10 kadında yaklaşık olarak 10 adet iri olmayan zararsız miyoma rastlanmaktadır. En çok 35-40 yaş aralığında görüşmektedir.
[bloglead stil=”1″]
Miyomların büyük çoğunluğu belirti vermeyip herhangi bir şikayet yaratmayabilir. Bununla birlikte miyomlarla ilgili en sık rastlanan şikayet ise düzensiz kanamalar olmaktadır.
Ayrıca, hamilelikte olduğu gibi alt karın bölgesinde ağrı ve bası hissi ortaya çıkabilmektedir. Bu durum idrar kapasitesini azaltarak sık tuvalete çıkma ihtiyacı yaratabilmektedir.
Yine miyomu olan kadınlarda düzensiz kanamalara bağlı olarak demir eksikliği anemisi de gelişebilmektedir. Dolayısıyla da halsizlik, yorgunluk, nefes darlığı gibi sorunların da yine miyomlara bağlı olarak ortaya çıktığı görülmektedir.
Kadınlarda çok sık görülmesi nedeniyle son derece önemli bir sorun olan miyomlar gebe kalma üzerinde de negatif yönde etkili olabilmektedir. Miyomların çeşitleri de gebeliğe engel olma durumunu etkilemektedir.
Bunlar arasında en çok görülen miyom türleri; intramural, submüköz ve subseröz miyomlardır. Rahim içinde veya rahim iç duvarının yakınında yerleşen ve endometrium denen submükoz miyomların, gebeliği zorlaştırdığı ve gebelik şansını artırmak için bu miyomların çıkarılması gerektiği birçok çalışma ile kanıtlanmıştır.
İntramural dediğimiz rahim duvarının içerisinde bulunan miyomların, gebeliği engelleyip engellemediği tartışmalı olmakla beraber eğer bu miyomlar 4 cm. ve üzerinde ise çıkarılmaları önerilmektedir.
Bu büyük miyomların rahmin kasılmasına neden olduğu, rahimin kanlanmasını bozarak bebeğin gelişimini olumsuz etkilediği ve ileri gebelik safhalarında erken doğuma neden olduğu düşünülmektedir.
Aynı şekilde tüplere yakın yerleşimli miyomların büyüklüğü ne olursa olsun tüplerden geçişi olumsuz etkilediği bilinmektedir. Rahmin dışına yerleşmiş subseröz miyomların ise gebeliğe olumsuz etkisi olduğuna dair bir kanıt bulunmamaktadır.
Hangi miyomların alınması gerektiği kadının şikayetlerine ve neden olduğu sonuçlara göre belirlenir. Eğer miyomun çapı 5 santim veya daha büyükse veya miyom büyümeye devam ediyorsa ve aynı zamanda şikayetler hayat kalitesini bozuyor ve semptom yaratıyorsa tedavi gerektirir.
Miyom tedavisi cerrahidir. Medikal tedavi için kullanılan birtakım ilaçlar vardır ancak bunlar sadece operasyon öncesi çok büyük miyomları küçültmek ve operasyona yardım sağlamak amacıyla kullanılmaktadır.
Miyomlara yaklaşım cerrahi olmalıdır ama bu her miyomun ameliyat edilmesi gerektiği anlamına gelmemektedir. Semptom veren, problem çıkartan miyomlar ameliyat edilmelidir.
Örneğin kanama yapan, rahmin çok aşırı büyümesine bağlı olarak mesaneye ve rektuma baskı yaparak bu bölgelerde idrar problemleri ortaya çıkaran, kabızlık veya kalın bağırsakla ilgili problem çıkaran miyomlar ve saplı miyomlar kendi etraflarında dönerek ağrı yapabilirler.
Bazen tamamen dönerler, bu takdirde acil olarak ameliyat edilmesi gerekir, bazı durumlarda miyomlar rahim ağzından rahim dışına doğru sarkarlar, bu miyomların ameliyatla çıkartılması gerekmektedir.
Karın içerisinde çok büyük bir kitle oluşturan miyomlar ameliyat edilmelidir. Rahim içinde direkt büyüyen ve kanama yapan miyomlar ameliyat edilmektedir.
Kanama, ağrı, büyüklük gibi birtakım özellikler taşımayan miyomların ameliyat edilmesine gerek yoktur. Miyom ameliyatları kapalı ve açık olarak yapılabilir.
Ameliyat sonrası hasta gebelik planlamasını ancak 4-6 ay sonra yapabilir. Bu tüp bebek tedavisi gören hastalar için önemli bir süredir. O nedenle her hasta kendi durumuyla değerlendirilir, hasta için avantaj ve dezavantajları, daha önce yaptığı denemeler mevcutsa daha farklı yaklaşım izlenmelidir.
Miyomların ameliyatıyla ilgili kesin kurallar söz konusu değildir. Hastaya göre yaklaşım göstermek hasta için en doğrusudur.
Kadın açısından miyomlar sıkıntılı bir durum yaratmaya başladığında büyüme devam ediyorsa, ciddi bir baskı oluşturuyor ve şiddetli kanamalar yaşanıyorsa, gebeliğe engel oluyorsa düşüklere sebep olabilecek durumlar söz konusu ise miyomlar tedavi gerektirir. Ameliyat açık cerrahi ya da laparoskopi veya histeroskopi yoluyla yapılır. Rahim içi astar dokuya doğru büyüyen miyomlar histeroskopi tekniği ile vajinadan girilerek alınır.
Bugün birçok büyük merkezde miyom ameliyatları ağırlıklı olarak laparoskopik yolla yapılmaktadır. Miyomlar bu yöntemde karın hiç açılmadan göbek çukurundan girilerek (laparoskopi) ameliyat edilir.
Ve eskiden sorun oluşturan büyük ya da çok sayıda miyomlar dahi deneyim ve teknik altyapı olanaklarının gelişmesiyle birlikte kapalı yöntemle ameliyat edilebilmektedir.
Eğer hasta menopozda veya menopoza yakın bir dönemdeyse rahmin tümünün alınması söz konusu iken henüz doğurganlığını tamamlamamış veya rahmini kaybetmek istemeyen hastada sadece miyom veya miyomların alınması mümkündür.
Miyom ameliyatları iki şekilde yapılabilir. Laporoskopik olarak kapalı ameliyatlar ya da açık ameliyatlar. Kapalı ameliyatların açık ameliyatlara belirgin bir üstünlüğü vardır.
En önemli özelliği, kan kaybı minimal düzeydedir. Hastanın hastanede kalma süresi çok kısadır. Ameliyattan sonraki ağrı problemleri minimalize edilmiştir.
Bu nedenden dolayı, hasta açısından büyük bir konfordur hasta ameliyattan en geç 24 saat sonra çıkar ve yaklaşık birkaç gün içinde de günlük yaşamına döner.
Bu da ne getirir bize iş gücü kaybı minimaldir çalışmıyorsa da ailesinin yanında durur çocuklarına bakar ve böylece yaşamını daha konforlu olarak devam ettirir.
Günümüzdeki yaklaşım, laporoskopik olarak miyomların çıkarılmasıdır. Ama çıkarılamayacak kadar büyük miyomlar veya da çok çok sayıda 10-15-20 tane miyom varsa bu takdirde de laporoskopik ameliyata devam etmek sadece ameliyat süresini uzatır bu tip hastalarda açık ameliyat yapmak hastanın ameliyat süresinin kısaltılması ve konforu için daha uygundur.
Miyom tanılarında ameliyatsız tedavi mümkündür. Magnet rezonans (MR) rehberliğinde ses dalgalarının fokuslanması (high-intensity focused ultrasound guided by magnetic resonance (MR-HIFU) işlemi binlerce hastada başarı ile uygulanmıştır.
Narkoz ve ameliyat gerektirmeyen bu yöntem her dört miyom hastasından ancak biri için uygun olabiliyor. Başarılı sonuçlara ulaşabilmek için vakaların mutlaka doğru seçilmiş olması gerekir.
Akustik tedavi bir MR cihazı içinde ses dalgalarının miyomun 70 ila 80 dereceye ısıtılması yoluyla küçülmesini sağlar. Vakaların da yaklaşık %30’u bu yöntemle tedaviye uygundur. Ayrıca derin damarlar üzerinde operasyon ile miyom damarının tıkanması (embolizasyon tekniği) bazı vakalarda düşünülebilir.
Genel düşünce miyomların kansere dönüşmediğidir. Yalnız yaklaşık olarak bin hastadan birinin kanser olabileceği üzerinde durulmaktadır.
Özellikle hızlı büyüyen miyomlardan ve menopoz sonrası büyümesine devam eden miyomlardan şüphelenilmesi ve buna tedbir alınarak bu tip hastaların opere edilmesi gerekmektedir.
Miyomlar kısırlığa yol açabilir. Yapılan bazı çalışmalar, miyomların aslında belli bir büyüklük dışında olanların hiçbir şekilde infertiliteye neden olmadığını gösterdiği gibi, bazı yayınlarda miyomların mutlaka çıkarılması gerektiği ve bunların infertilite nedeni olabileceği söylemiştir.
Bu durum tam anlamıyla açıklığa kavuşmamıştır. Miyomların pozisyonu rahim içinde, endometriuma yakınsa, bebeğin yerleştiği yerdeyse, özellikle de belli bir büyüklük üstündeyse embriyonun tutunmasını engellediği veya erken düşüklere yol açtığı zaten bilinen bir gerçektir.
Bu tip miyomların mutlaka tedavi öncesi çıkarılması gerekir bu durum gebelik oranlarında ciddi anlamda artışa neden olacaktır. Rahim dışında yerleşen bir miyom, boyut olarak küçük miyomun gebeliği engellemeyeceği aşikardır.
Miyomlar tüp bebek tedavisinde başarıyı gerçekten etkileyen faktörlerdir. Fakat burada en önemli bir nokta, miyomun yeridir. Yani rahim dokusu içerisinde miyom gerçekten bizim embriyoyu transfer ettiğimiz boşluk içerisine mi dolmakta yoksa rahmin orta tabakasından daha doğrusu kas yoğunluğunun olduğu tabakadan mı gelişmekte, yoksa rahmin dışarısında bizim embriyo transferi yapacağımız bölgeyle hiçbir ilgisi olmayan bir yerde mi gelişmektedir, bu sorular önem arz etmektedir.
Özellikle rahmin dışında yerleşen miyomların tüp bebek başarısı üzerinde herhangi bir etkisi yoktur. Fakat rahmin orta kısmında, kas dokusunun yoğun olduğu kısımda özellikle 4 santimetrenin üzerindeki miyomlarla birlikte rahmin içerisindeki boşlukta yerleşmiş miyomlar tüp bebek başarısını kesinlikle azaltmaktadır.
Boşluk içerisindeki miyomların histeroskopik yöntemle rahmin orta kısmındaki miyomların da laparoskopik yöntemle alınması tüp bebek başarısını artırır.
Rahim çevresi veya rahimde miyomu bulunan, hamilelik öncesinde tedavi görmemiş kadınlar için hamileliğin ilk üç ayı tehlikelidir. Üç aylık riskli dönemi atlatan anne adaylarının gebe takibi sürecinden sonra doktoru uygun görürse doğum esnasında miyomları da temizlenmektedir.
Bunun yanı sıra miyomu olan anne adaylarında diğer kadınlara göre erken doğum, düşük riski, bebeğin gelişim geriliği anormallikleri daha sık izlenmektedir. Dikkatli bir gebelik takibi ile başarılı bir doğum gerçekleştirebilir.
Menopoz evresinde vücut östrojen hormonu salgılamamaktadır. Bu nedenle menopozda miyomlar küçülür.
Danışmak istediğiniz konularla ilgili en kısa sürede sizi arayalım.
Tüm hakları saklıdır © 2010 - 2024 Bahçeci Sağlık Grubu.
76 thoughts on “Miyom Nedir, Nasıl Tedavi Edilir & Ameliyatı”
Önceki 1 … 6 7 8