Bizi Takip Edin!
Hasta hikayeleri, bilgilendirici videolar ve çok daha fazlası sosyal medya hesaplarımızda
Halk arasında rahim içi yapışıklık olarak bilinen Asherman sendromu, rahim içinde yer alan dokuların farklı sebeplerden ötürü birbirine yapışması ya da bu bölgedeki dokularda yaralar oluşması durumudur.
Tıp dilinde intrauterin sineşi ya da intrauterin adezyon olarak adlandırılan bu yapışıklıklar, çoğunlukla rahme uygulanan cerrahi müdahalelere bağlı olarak görülse de bazen hiçbir cerrahi operasyon geçirmemiş kişilerde de ortaya çıkabilir.
PID olarak bilinen pelvik iltihaplanması geçiren kadınlarda da sıklıkla rastlanan Asherman sendromu, hastalığın ne kadar ileri boyutta olduğuna bağlı olarak farklı cerrahi operasyon teknikleri ile iyileştirilebilen bir tür jinekolojik rahatsızlıktır. Hafif vakalarda, var olan yapışıklıklar rahim içinde küçük alanlarda bir ya da birden çok bölgede görülürken, ağır vakalarda rahmin ön ve arka duvarı tamamen birbirine yapışıktır.
Çoğunlukla rahim içine uygulanan travma, cerrahi operasyon ve geçirilen ciddi enfeksiyonlar sonrasında görülen Asherman sendromu, gebelik oluşumunu zorlaştıran ve bazı durumlarda engelleyen bir rahatsızlıktır.
Ayrıca gebelik süresince var olan Asherman sendromu hamilelik sürecini riske atar. Sıklıkla küretaj sonrasında, spiral kullanımına bağlı olarak ve endometrit yani rahim içi dokusunun farklı enfeksiyonlar sonucu hasarlanmasıyla meydana gelir.
Doğum sonrası uterusta kalan plasenta dokusunun temizlenmesi için yapılan işlem sonrasında da görülen rahatsızlık, yalnızca doğuma bağlı olarak da gelişebilir.
Menopoz, sezaryen, myomektomi, rahim içi anormal kanamalar, düşük ile sonuçlanan gebelik ve tüberküloz da asherman sendromu olarak tanımlanan rahim içi yapışıklıklara yol açabilir.
Oluşan bu yapışıklıklara bağlı olarak adet miktarında azalma ya da hiç adet görememe gibi adet düzensizlikleri görülebilir. Rahim içi dokuda var olan yapışıklığın boyutuna göre plasentada yerleşim bozukluğu, infertiliteye de yol açabilir.
Asherman sendromu progresif bir hastalık olduğundan, rahatsızlığın varlığı anlaşılır anlaşılmaz tedavi sürecine başlanmalıdır. Rahim içi kas dokusunun hareketine bağlı olarak, rahimde östrojen hormonunun yayılımı gerçekleşir.
Ancak bu durum mevcut yapışıklığa bağlı olarak geriler. Tedavi, yapışıklığın derecesine göre uygulanır. Şiddetli yapışıklıklar olarak tanımlanan durumda rahme ait dokunun %75’inde yapışıklık bulunur.
Ayrıca fallop tüplerinin rahme açılan kısmı ve rahim içi boşluğun üst kısmında da yapışıklıklar görülür. Orta dereceli yapışıklıklarda, rahmin %25 ile %74’ü etkilenir. Rahmin çeşitli yerlerinde ve fallop tüplerinin rahme açılan bölgesinde tıkanma ye yapışıklık görülür.
Hafif derecede yapışıklık bulunan kişilerin rahim içi boşluğunda %24’ten az yapışıklık söz konusudur. Rahim içi boşluğun üst bölgesi açık ve fallop tüpleri etkilenmemiştir.
Bu derecelendirme sınıfına ek olarak hastanın önceki durumuna kıyasla mevcut adet düzeni de göz önünde bulundurulur. Rahim içi yapışıklık tedavisi, hastanın öyküsüne ve var olan yapışıklığın derecesine göre cerrahi girişim ile yapılabilir.
Rahim içinde görülen yapışıklıklar nadir olarak tüberküloz gibi enfeksiyonlar sonucu görülse de, Asherman sendromu çoğunlukla kürtaj, sezaryen ve histeroskopi gibi rahmi travmatize eden müdahalelere bağlı olarak gelişir.
Kürtaj işlemi sırasında var olan ya da işlem sonrasında ortaya çıkan enfeksiyon, hastalığın ortaya çıkmasını tetiklerken, özen gösterilmeden ve eski tekniklerle yapılan kürtaj sırasında rahim içi duvarı olarak bilinen endometriumun zarar görmesi ya da rahim içinde parça kalması da hastalığın görülme riskini artırır.
Ayrıca yapılan çalışmalara göre kürtaj sonrası rahimde kalan parçanın alınması için tekrar yapılan işlemlerde asherman sendromunun görülme oranı %40’a kadar yükselmektedir. Miyom aldırma işlemi olarak bilinen myomektomi de rahim içini travmatize ettiği için hastalığın oluşumuna yol açabilir.
Tüm bu sebeplere ek olarak cerrahi bir müdahale yapılmamış fakat pelvik iltihabı şikayeti ile tedavi görmüş kadınlarda da rahim içi yapışıklık oluşabilir.
Tüberkülozun yol açtığı ve akciğerlerden kan yolu ile pelvik bölgeye taşınan enfeksiyon, hem fallop tüplerinde hem de uterusta yapışıklığa yol açabilir. Yaş ilerledikçe tüm bu sebeplere bağlı olarak hastalığın görülme sıklığı da artar.
Sıklıkla sorulan “rahim içi yapışıklık ultrasonda görülür mü?” sorusu şu şekilde yanıtlanabilir. Hastanın şikayetleri ve detaylı öyküsüne bağlı olarak yapılan tetkikler sırasında asherman sendromu tanısı konabilir.
Ancak standart olarak yapılan jinekolojik muayene ile rahim içinde oluşan yapışıklıklar görülmez. Bu durumda öykü ön plana çıkmaktadır. Rahim ile ilgili önceden yapılan cerrahi girişimler ve adet düzensizlikleri varlığında, hekim SİS olarak kısaltılan, salin infüzyon sonografi ya da diğer bir deyişle sulu ultrason ile gözlem yapar. Tanıyı netleştirmek için histerosalpingografi (HSG) olarak bilinen ilaçlı rahim filmi ile de radyolojik görüntüleme yapılır.
Rahim içi yapışıklık belirtileri arasında; dismenore olarak tanımlanan adet sancılarının eskiye nazaran artması, adet kanamalarının azalması ya da tamamen kesilmesi, doğal yollardan gebelik elde edememe ya da düşük ile sonuçlanan hamilelikler ve erken doğum yer alır.
Adetin kesilmesinin sebebi yapışıklığa bağlı olarak rahim damarlarında yer alan damarların tıkanmasına bağlıdır. Tıkanan damarların sonucunda düzenli bir şekilde salgılanan hormonlara bağlı olarak kasılması gereken uterus, bu duruma cevap veremez hale gelir. Bu durum aynı zamanda asherman sendromuna bağlı olarak gelişen ve tekrarlayan düşüklerin de sebebidir.
Özellikle küretaj gibi rahim içi dokusuna yapılan cerrahi girişimler sonrası Asherman sendromu belirtileri arasında yer alan, adet miktarında azalma, adet kesilmesi ve diğer belirtilerin görülmesi durumunda kişi, vakit kaybetmeden hekime başvurmalıdır. Diğer pek çok jinekolojik hastalık ile ortak belirtiler taşıyan hastalığın kesin tanısı HSG yani ilaçlı rahim filmi ile konur.
Asherman sendromu hastalığına sahip kişilerin bir kısmı gebe kalamaz ya da gebelikleri tekrar eden düşükler ile sonlanır. Tedavi edilmeyen rahim içi yapışıklıklara bağlı olarak erken doğum ve düşük riski görülebilir.
Aynı zamanda Asherman sendromu, plasentanın rahmin alt kısmına yerleşmesine, doğum sonrası plasentanın rahim duvarına yapışık bir şekilde kalmasına ve doğum esnasında aşırı kanamaya yol açabilir.
Rahim içi yapışıklık tedavisi sonrası gebelik şansı artar. Asherman sendromu için tedavi gören, tedaviden sonra düzenli olarak kontrollerini yaptıran ve gebe kalmadan önce 1 yıl süre ile bekleyen kadınların hamile kalma ihtimali ve sağlıklı bir doğum gerçekleştirme şansı artar.
Asherman sendromu için ilaçlı tedavi seçeneği bulunmadığından, rahim içi yapışıklığın giderilmesi için tek yol cerrahi müdahaledir. Rahim içinde var olan hafif derecedeki yapışıklıklar için rahme ilaçlı spiral yerleştirilir.
Düzenli olarak hormon salgılayan ilaçlı spiral hafif derecedeki mevcut yapışıklıkların giderilmesinde başarı sağlarken orta dereceli yapışıklıklarda histeroskopi yöntemi uygulanır.
Sıklıkla tercih edilen bu yöntemde, rahim ağzına yerleştirilen teleskop benzeri bir cihaz ile rahim içi boşluğu görüntülenir ve yapışıklığın bulunduğu alan tespit edilir.
Böylece asherman sendromuna yol açan yapışıklık temizlenir. Sonrasında RİA olarak tanımlanan ilaçlı spiral yaklaşık olarak 2 ay boyunca uterus içinde kalmak üzere takılır.
İleri dereceli yapışıklıkların giderilmesinde ise laparoskopik cerrahi uygulanır. Rahim içi operasyon öncesinde özel sıvılar ile genişletilir ve sonrasın yapışıklığın bulunduğu alan laparoskopik yöntem ile temizlenir.
Böylece asherman sendromu tedavi edilmiş olur. Asherman sendromu hakkındaki tüm sorularınız için 444 39 49 numaralı telefondan bize ulaşabilirsiniz.
Aklınıza takılan tüm sorularınız için Umut Ol Umut Bul Facebook grubumuza üye olabilirsiniz.
Danışmak istediğiniz konularla ilgili en kısa sürede sizi arayalım.
Tüm hakları saklıdır © 2010 - 2024 Bahçeci Sağlık Grubu.