Bizi Takip Edin!
Hasta hikayeleri, bilgilendirici videolar ve çok daha fazlası sosyal medya hesaplarımızda
Sağlıklı her kadın ergenlik döneminden menopoz dönemine kadar, ortalama 28 günde bir adet kanaması görür. Doğurganlık çağı boyunca her ay rahim duvarı, olası gebelik için kalınlaşır ve gebeliğin oluşmadığı zamanlarda da endometrium olarak tanımlanan rahim iç duvarı dökülerek vajinal yoldan atılır. Adet kanaması olarak gerçekleşen bu fizyolojik olay ile kadın vücudu, her ay düzenli olarak kendini yeni bir gebelik oluşumu için hazırlar. Menstrüasyon döngüsü olarak adlandırılan bu durumun normal bir şekilde gerçekleşmesi için beyin, hormonlar ve üreme organlarının uyum içinde çalışması gerekir. Kişinin ergenlik çağına girmesine rağmen adet kanamasının oluşmaması durumuna tıpta “amenore” denir.
İlk adet kanamasının oluşması ve düzenli bir döngü içinde bu kanamaların devam etmesi için kadın vücudunda 4 farklı bölümün düzenli ve birbiriyle uyum içinde çalışması gerekir. Beyinde bulunan hipotalamus, hipofiz bezini uyararak LH ve FSH hormonlarının salgılanmasını sağlar. Kana karışarak overlerin uyarılmasını sağlayan bu hormonlar sayesinde yumurtalık rezervinde bulunan yumurtaların bir kısmı olgunlaşır ve en iyi durumda olan yumurta, içinde bulunduğu folikülü çatlatarak fallop tüplerine doğru ilerler. Burada sperm ile karşılaşması durumunda döllenme gerçekleşir ve gebelik süreci başlar. Ancak, sperm ile karşılaşmaması durumunda östrojen salınımı azalır yerine progesteron salınımı artar. Böylece östrojen tarafından kalınlaşması sağlanan endometrium ya da farklı bir deyişle rahim içi duvarı, progesteron hormonunun etkisiyle dökülmeye başlar. Rahim içinden dökülen dokunun vajinal yolla dışarı atılması, adet kanamasını oluşturur. 4 kompartımandan oluşan bu sistemin sağlıklı ve fonksiyonel olması durumunda kişi, ilk menstrüasyon dönemini yaklaşık 12 yaşında yaşar.
Sıklıkla sorulan “amenore ne demek?” ya da “amenore nedir?” soruları ise 9 ile 18 yaşları arasında olması beklenen ilk adet kanamasının gerçekleşmemesi ya da 3 ay boyunca arka arkaya hiç adet görülmemesi şekilde yanıtlanabilir. Birbirinden ayrı bu iki durumun tanımları ise “primer amenore” ve “sekonder amenore” olarak 2 ayrı başlıkta yapılır. Kişinin hiç adet kanaması görmemiş olması, primer amenore olarak tanımlanır. Kişinin daha önce adet kanaması görmüş olmasına rağmen, 3 ay boyunca art arda adet kanaması görmemesi durumuna ise sekonder amenore denir.
Kız çocuklarında psikolojik ve fizyolojik değişimlerin yaşandığı ergenlik döneminde ilk adet kanaması ya da farklı bir deyişle menarş gerçekleşir. Kadınların %98’i, 15 yaşına girdiklerinde ilk adet kanamasını görmüş olur. Sağlıklı adet döngüsünün oluşması için anatomik ve biyokimyasal olarak beyinde yer alan hipotalamus ve hipofiz bezinin bütünlük içinde çalışması ilk koşuldur. Overlerin fonksiyonel ve genital yolların sağlıklı olması ise menstrüel siklusun gerçekleşmesi için ikinci koşulu oluşturur.
Kişinin 15 yaşına gelmiş olmasına rağmen hiç regl kanaması görmemesi durumunda ya da 14 yaşını doldurmuş olmasına rağmen vücudunda tüylenme ya da meme gelişimi oluşmaması durumunda primer amenoreden bahsedilir. Hiç adet görmemek ya da adet olmamak olarak bilinen primer amenore; kromozom ve hormonal bozukluklar, doğumsal anomaliler, üreme organlarında görülen gelişim bozuklukları gibi nedenlerden dolayı oluşur. Sıklıkla sorulan “Primer amenore hamile kalabilir mi?” sorusunun yanıtı, primer amenoreye sebep olan etkene bağlı olarak değişiklik gösterir. Tamamen iyileşmenin sağlandığı durumlarda kişi, doğal yollardan gebelik sağlayabilirken, bazı fiziksel bozukluklara bağlı olarak gelişen primer amenore varlığında ise üremeye yardımcı tedavi türlerinden olan tüp bebek yöntemiyle gebelik sağlanabilir. Primer amenore tedavisi, adet döngüsünün oluşumunu sağlayan 4 kompartıman olan rahim ve vajina, yumurtalıklar, hipofiz ve hipotalamusun sağlıklı bir şekilde işleyişini sağlayarak yapılır.
Üreme çağındaki sağlıklı her kadın, ortalama 28 günde bir adet görür. Adet oluşumunda rol oynayan 4 kompartımanın sağlıklı ve uyum içinde olması ile gerçekleşen bu durum, menstrüasyon döngüsünü oluşturur. Böylece ergenlikten menopoz dönemine kadar her ay düzenli olarak beyinde yer alan hipotalamus, hipofiz bezine sinyal gönderir. Hipofiz bezinden salgılanan hormonların etkisiyle yumurtalıklar uyarılır. Olgunlaşan yumurtanın döllenmemesi durumunda oluşan hormonal değişim ile incelmeye başlayan rahim içi dokusu, vajinal yoldan atılır.
Adet kanamasını oluşturan bu durumun 3 ay arka arkaya oluşmaması nedeniyle uzun süre adet olmamak olayına tıpta sekonder amenore denir. “Sekonder amenore nedir?” sorusunun yanıtı bu şekilde yanıtlanır. Sekonder amenore ya da adet olamamak olarak tanımlanan bu durumun sıklıkla karşılaşılan sebebi, farkına varılmayan gebeliklerdir. Depresyon, kemoterapi, steroid, kortizon kullanımı ve doğum kontrol ilaçları, aşırı egzersiz, ani kilo değişimleri ve dengesiz beslenme de sekonder amenoreye sebep olan yaygın nedenlerdir. Ayrıca, tiroit ve hipofiz bezi hastalıkları, hormonal bozukluklar, kanser, bulimia nervoza olarak bilinen aşırı beslenme, hayati tehlike oluşturacak biçimde az beslenme anlamına gelen anoreksiya nevroza, kistik fibrozis, polikistik over sendromu, rahim hasarları, asherman sendromu, cushing sendromu, psikolojik travmalar ve stres de sekonder amenore nedenleri arasında yer alır. Sekonder amenore tedavisi de adet kanamasına engel olan nedenlerin ortaya çıkarılıp, iyileştirilmesi ile sağlanır.
Kısaca adet görememek olarak tanımlanan amenore, alt türleri olan primer ve sekonder amenore olmak üzere iki alt başlığa sahiptir. Amenore her iki türde de adet görmeme olarak kendini gösterse de farklı etkenlerden dolayı oluştuğu için farklı tedavi şekilleri uygulanır. Hiç adet görmemek olarak bilinen primer amenore tedavisi için öncelikle nedenin saptanması için hekim, ayrıntılı olarak anamnez alır. Ailede var olan metabolik hastalıklar, kromozom anomalileri sorgulanır. Fiziksel ve seksüel açıdan gelişim, psikolojik durum, ağır egzersiz varlığı, beslenme ve kilo durumu ayrıntılı olarak araştırılır. Genital muayenenin ardından meme gelişimi ve tüylenme düzeyi kontrol edilir. Ardından laboratuvar ve radyolojik tetkikler yapılarak beyin, üreme organları ve hormon düzeyleri kontrol edilir. Adet kanaması oluşumuna engel olan etkenin saptanmasının ardından, ilaçlı ya da cerrahi yöntemler ile mevcut problem giderilir.
Bazı durumlarda düzenli kullanılan ilacın kesilmesi ile primer amenore ortadan kaldırılırken, bazen de hipofiz bezinde yer alan tümörün çıkarılması gerekebilir. Bu yüzden adet kanaması oluşumuna engel olan durumun doğru şekilde saptanması son derece önemlidir. Sekonder amenore tanı ve tedavisi için öncelikle gebelik varlığı araştırılır. Hekim, primer amenorede olduğu gibi hastadan ayrıntılı olarak anamnez alır. Böylece egzersiz varlığı, beslenme durumu ve stres varlığı gibi etkenler araştırılır. Ardından jinekolojik muayene ile üreme organlarının durumu incelenir. Laboratuvar testleri ve radyolojik görüntüleme tetkikleri ile adet düzeninin kesilmesine neden olan etken saptanır. Saptanan etkenin ortadan kaldırılmasına yönelik olarak ilaçlı ya da cerrahi tedavi yöntemi uygulanır.
Adet oluşumunu sağlayan ve beyinde yer alan hipotalamus ve hipofiz bezinin yanı sıra yumurtalıklar, rahim, fallop tüpleri ve vajen gibi üreme organlarının birbiri ile uyum içinde sağlıklı bir şekilde çalışması gerekir. Bu kompartımanların birinde yer alan bozukluk, adet görememe problemine yol açabilir. Dolayısıyla adet görememek, hormon salınımı ve düzeyinin yanı sıra üreme organlarında var olan bir problemin belirtisi olarak görülür.
Adet düzensizliği, adet görememe ve amenore hakkında tüm sorularınız için 444 39 49 numaralı telefondan bize ulaşabilirsiniz.
Danışmak istediğiniz konularla ilgili en kısa sürede sizi arayalım.
Tüm hakları saklıdır © 2010 - 2024 Bahçeci Sağlık Grubu.
Merhaba sekonder amenorenin teşhisi için hangi muayeneler ve testler yapılıyor acaba ?
Merhaba,
Ultrason tetkiki, estrodiol, progesteron, lh gibi hormon testleri ve tıbbi geçmişinizi de göz önünde bulundurarak farklı testler istenebilir. Uzman bir hekim tedavinizi planlayacaktır.
Saygılarımızla,
Bahçeci Ailesi