Bizi Takip Edin!
Hasta hikayeleri, bilgilendirici videolar ve çok daha fazlası sosyal medya hesaplarımızda
Sezaryen doğum, hekim ve anne adayı tarafından planlanan ve doğumun anestezi altında cerrahi müdahale ile gerçekleştirildiği doğum türüdür. Farklı bir deyişle sezaryen ile doğum, kadın doğum uzmanının anne adayının rahminde oluşturduğu kesi ile bebeği doğurtması işlemidir. Doğumun nasıl gerçekleşeceğinin belirlenmesinde en büyük etken, anne ve bebeğin sağlık durumudur. Doğumun normal yollardan mı yoksa sezaryen ile mi gerçekleştirileceği, gebelik takibi sırasında hekim ile anne adayının ortak kararı ile belirlenebilir. Normal doğum sırasında beklenmedik bir durum oluşması durumunda da doğum, sezaryenle yapılabilir. Vajinal yolla doğumun gerçekleşmesi mümkün olmayan durumlarda ise anne adayları mecburen sezaryen ile doğuma alınır. Sezaryen ameliyatı; kadın doğum, çocuk, anestezi uzmanlarının yanı sıra hemşire ve sağlık personelinin de katılımıyla gerçekleştirilir. Tüm operasyon anestezi altında yapılır. Anestezi, epidural ya da spinal yolla yapılabileceği gibi bazı tıbbi durumların varlığında genel anesteziyle de gerçekleştirilebilir. Sezaryen doğumun nasıl gerçekleştirildiğini açıklamadan önce “sezaryen doğum nedir?” bunu yanıtlamak gerekir.
Doğumun nasıl olacağı, özellikle ilk kez gebelik yaşayan annelerin merak ettiği konulardan biridir. Doğum normal yollardan vajinal olarak yapılabileceği gibi genel, epidural ya da spinal anestezi altında sezaryenle de gerçekleştirilebilir. Normal doğum, 37 ila 42. haftalar arasında kendiliğinden başlar. Anne adayında doğum belirtilerinin görülmesiyle başlayan doğum, anne adayı ve hekimin ortak çalışmasıyla gerçekleştirilir. Sezaryen ile doğum ise planlı ya da plansız bir şekilde gerçekleşebilir. Planlı sezaryen, çoğunlukla doğuma haftalar kala anne adayı ve doktorun, doğumun önceden belirlenen bir tarihte sezaryenle yapılmasına karar vermesiyle gerçekleşir. Anne adayının doğumdan korkması, bu şekilde doğum yapmak istemesi ya da vajinal doğuma göre sezaryen doğumun anne ve bebek için daha sağlıklı olacağının öngörülmesiyle sezaryen doğum planlanır.
Plansız sezaryen ise doğum kasılmalarının oluşmasına rağmen rahim ağzının açılmaması, leğen kemiklerinin dar olması ya da kırık varlığı, bebeğin iri olması, bebeğin baş kısmının çıkarken zorlanması, bebeğin anne karnındaki pozisyonu, doğumun uzaması, miyom veya kitle varlığına bağlı olarak oluşan mekanik tıkanma, rahim yırtılması, anne adayında aktif kanama olması, gebeliğin anne ya da bebek sağlığı için risk taşıması gibi durumlarda gerçekleştirilir. Farklı bir deyişle doğumun nasıl gerçekleştirileceğinin kararı anne ve bebek sağlığının korunmasına bağlı olarak önceden ya da doğum sırasında kararlaştırılabilir.
Epidural ve spinal anestezi türlerinde doğumun başlamasından hemen önce anne adayının bel kısmından omurilik bölgesine iğneyle ilaç verilir. Birkaç dakika içinde ayaklarda uyuşma ve karıncalanma ile başlayan hissizlik durumu, tüm bel altı bölgesine yayılır. Genel anestezinin aksine bu anestezi türlerinden bebek etkilenmez. Spinal anestezide ilaç, omuriliğin etrafındaki dura zarının içinde bulunan sıvıya direkt olarak verilir ve bu işlem tekrarlanamaz. Epidural anestezide ise ilaç, bir kateter aracılığıyla omurilik zarının dış kısmına verilir ve etkisi yaklaşık 15 ila 20 dakika içinde başlar. Gerekli görüldüğünde ilacın etkisini uzatmak için kateter yardımıyla tekrar anestezi uygulanabilir.
Epidural sezaryen sırasında anne adayının bilinci açıktır ancak belden aşağısını hissetmez. Dolayısıyla anne, sezaryen doğum sonrası hemen bebeğini kucağına alabilir. Bu sırada sezaryen dikişi ile rahim ve alt karın bölgesi kapatılır. Ancak sezaryen sonrası süreçte, anne adayının anestezi etkisinden kurtulması için yaklaşık 8 ila 12 saat boyunca yerinden kalkmaması gerekir. Bu süre boyunca bağırsak fonksiyonları hekim tarafından değerlendirilir, gerektiğinde enfeksiyon riskini azaltmak için anneye sonda takılabilir. İlk 6 saat sıvı gıdalarla beslenmesi gereken anne adayı, gün içinde ayağa kalkarak dolaşabilir. Bu süre içinde sezaryen sonrası dikiş yerinde yanma olabilir. Doğumu planlamaya çalışan anne adaylarının sıklıkla sorduğu sorulardan bir diğeri de “sezaryen doğum kaçıncı haftada olur?” şeklindedir.
Sezaryen doğum, hastanın isteğine bağlı olarak yapılabileceği gibi tıbbi zorunluluklar halinde de yapılabilir. Bu noktada esas olan anne ve bebeğin mevcut sağlık durumudur. Planlı sezaryen doğum, çoğunlukla gebeliğin 39. haftasında yapılır. Sezaryen ile doğum isteğe bağlı olarak daha önceki haftalarda da yapılabilse de bu pek önerilen bir durum değildir. Acil müdahale gerektiren tıbbi zorunlulukların varlığında ise sezaryen 34. haftada yapılabilir. 34. haftadan önce gerçekleşen sezaryen doğum ise bebeğin akciğerleri henüz gelişimini tamamlamadığından riskli olabilir. Bu tür acil sezaryen gereken doğumlarda bebeğin bakımı uzun süre ile yenidoğan yoğun bakım ünitelerinde yapılır.
Sezaryen doğumun kaç kez yapılabileceği ile ilgili kesin bir hüküm bulunmasa da üçten fazla sezaryen doğum yapmak riskli olarak değerlendirilir. Bunun temel sebebi her cerrahi girişimden sonra olduğu gibi sezaryen sonrasında da skar bölgesinde yapışıklıkların oluşmasıdır. Farklı bir deyişle sezaryen doğum sırasında rahim kesildiğinden, rahim içinde yapışıklıklar oluşabilir. Bu, bir sonraki sezaryen doğum için risk oluşturur. Bir diğer risk faktörü de gebelik sırasında yaşanan rahim kasılmalarıdır. Bu kasılmalar sırasında önceki kesi yerinde gerginlik oluşarak bu bölgelerin açılması söz konusu olabilir. Sezaryen dikişlerinin açılması belirtileri çoğunlukla eskiden yapılan dikey kesiyle gerçekleştirilen sezaryen ameliyatlarda ortaya çıkar. Dikey kesi, rahimin direkt olarak gövdesine uygulanır ve buna bağlı olarak rahim kası ciddi olarak zarar görür. Günümüzde yapılan yatay kesilerde, rahim kasılmasına bağlı olarak gerginlik, yırtılma ya da açılma gibi durumların oluşma ihtimali çok daha düşüktür. Anne adaylarının merak ettiği bir diğer soru da “sezaryenden sonra normal doğum yapılır mı?” şeklindedir.
Sezaryen sonrası normal doğum için uygunluk, bebeğin geliş pozisyonu, boyutu ve ağırlığı, anne adayının çatısının genişliği, miyom veya kitle varlığı gibi pek çok etkene bağlıdır. Normal doğum için tüm bu parametrelerin uygun olması durumunda sezaryen doğum yapanlar, bir sonraki doğumlarını normal yollardan gerçekleştirebilir. Ancak anne adayının bir önceki doğumunda rahim yırtılması gibi bir durum ya da miyom aldırma ameliyatı olarak bilinen miyomektomi yaptırılması söz konuysa sezaryen sonrası normal doğum önerilmez. Önceden dikey kesiyle sezaryen olanlar, farklı operasyonlara bağlı olarak bölgede derin kesilere sahip olanların da normal yolla doğum yapması önerilmez.
Sezaryen doğum, genel olarak normal doğuma göre hem anne, hem de bebek için daha güvenli bir yöntemdir. Ancak sezaryen de cerrahi bir girişim olduğundan her ameliyatta olduğu gibi bazı riskler barındırır. Özellikle gebeliğin erken döneminde yapılan sezaryenler, bebeğin akciğer gelişimi henüz tamamlanmadığı için bebek sağlığı açısından risk oluşturur. Ayrıca enfeksiyon, kanama, pıhtı oluşumu, bebeğin yaralanması, anestezi ve diğer ilaçlara karşı reaksiyon, rahme yakın olan bağırsak ve mesane gibi organların yaralanması, bir sonraki gebelik ve doğum için risk oluşturması gibi riskleri de bulunur. Sezaryen sonrası adezyon ve fıtık oluşumu gibi bazı komplikasyonlar da oluşabilir. Sezaryen ile doğum yapanların, normal doğum yapanlara göre iyileşmesi daha geç olur. Tüm bunların haricinde anne sütünün geç gelmesi de sezaryen doğum riskleri arasında yer alır.
Danışmak istediğiniz konularla ilgili en kısa sürede sizi arayalım.
Tüm hakları saklıdır © 2010 - 2024 Bahçeci Sağlık Grubu.