Erkek üreme hücresi olan spermin, kadın yumurtalığında olgunlaşarak çatlayan ve fallop tüplerine salınan yumurtayı dölleyebilmesi için hareket kabiliyetine ihtiyacı vardır.
Ejekülatın gerçekleşmesi ile birlikte meni içinde yer alan sperm, servikal mukustan geçerek rahme ve buradan da fallop tüplerine ulaşır. Fallop tüplerinde döllenmeyi bekleyen yumurtanın zarını delerek içine girer ve gebeliğin ilk safhası olan embriyonun oluşumunu sağlar.
Tıpta, sperm motilitesi olarak tanımlanan sperm hareketliliği, gebeliğin oluşumu için gerekli bir etkendir. Sperm hareketliliği ya da farklı bir deyişle motilite değerinin normal seviyenin altında olması ise astenospermi olarak tanımlanır.
Yapılan laboratuvar tektiklerinde sperm hareketinin %50 ile %60 oranında az olması ya da sperm hücresinin ileriye doğru yaptığı hareketin olmaması veya normalden az olması saptandığında, kişiye astenospermi tanısı koyulur.
Erkek üreme sağlığında oldukça büyük bir öneme sahip olan sperm motilitesinin yüksek düzeyde olması, doğal yollardan gebelik elde etme ihtimalini ortadan kaldırır.
Astenospermi varlığına bağlı olarak infertilite tanısı almış hastalar tarafından sıklıkla sorulan astenospermi nasıl tedavi edilir sorusunu yanıtlamadan önce astenospermi nedir, bunu iyi anlamak gerekir.
Astenospermi Nedir?
Erkek fertilitesi olarak tanımlanan üreme kapasitesi, testislerde üretilen sperm hücrelerinin üreme kanallarından çıkıp kadın üreme sistemi organlarından olan fallop tüplerine kadar gelmesini kapsar.
Seminifer tübüller ya da farklı bir deyişle testis içinde yer alan sperm kanallarında bulunan spermlerin olgunlaşarak bir yumurtayı dölleyecek kapasiteye ulaşması yaklaşık olarak 75 gün sürer.
Olgunlaşan sperm hücreleri epididimde depolanır. Cinsel uyarılmanın gerçekleşmesi ile birlikte prostat tarafından üretilen seminal sıvı ile karışır ve stimülasyon olarak tanımlanan vücut reaksiyonuyla birlikte sperm, üretradan geçerek penis dışına atılır.
Vajinaya ulaşan sperm hücresi, servikal sıvının kayganlaştırıcı etkisiyle rahim ağzına ulaşır. Rahmi geçerek fallop tüplerine çıkar. Burada yaklaşık 2 gün kadar canlı kalır ve yumurtalık rezervinde olgunlaşarak fallop tüplerine salınan yumurta ile bir araya gelir.
Sperm hücresinin baş kısmında bulunan enzim sayesinde yumurtanın zarını delerek içine girer. Böylece döllenme gerçekleşir ve gebeliğin ilk aşaması olan embriyonun oluşumu gerçekleşir.
Sperm hareketliliğinin az olması durumunda, meni içinde canlı sperm hücresi bulunsa dahi, hareketliliği az olduğu için yumurtayı döllemek üzere, fallop tüplerine ilerleyemez.
Bu yüzden sperm motilitesi, sperm kalitesinin önemli bir belirleyicisi olarak kabul edilir. Astenospermi varlığında aksonem olarak tanımlanan spermin hareketinde rol oynayan kuyruk bölümü hiç hareket etmez ya da olması gerektiğinden daha az hareket eder.
Astenospermi olarak tanımlanan sperm hareketliliğinin az olması durumu, doğal yollardan gebelik oluşumu önünde ciddi bir engeldir. Sperm hareketliliği, Dünya Sağlık Örgütü tarafından A, B, C ve D olarak sınıflandırılmıştır. Bu sınıflandırmaya göre en hızlı ve düz bir çizgi üzerinde hızla hareket edebilen sperm hücreleri, A sınıfında yer alır.
B Sınıfında, hızlı olan ancak düz bir çizgide ilerlemeyen spermler bulunur. C sınıfında yer alan sperm hücrelerinin kuyrukları hareketli olmasına rağmen ilerleme göstermez.
D sınıfında yer alan spermler ise, tamamen hareketsizdir. Dünya Sağlık Örgütü’nün sunduğu veriler ışığında, doğal yollardan döllenme oluşabilmesi için sperm hücrelerinin en az %32 oranında A ve B sınıfında yer alması gerekmektedir. Bu oranın altında altında olan sperm hareketliliği, doğal yollardan gebelik sağlamanın önünde engel oluşturarak erkek infertilitesine sebep olur.
Astenospermi Neden Olur?
Sperm hareketliliğinin az olması olarak tanımlanan astenosperminin pek çok sebebi bulunur. Varikosel varlığı astenospermi oluşumuna yol açan ve sıklıkla rastlanan bir rahatsızlıktır.
DNA parçalanması olarak tanımlanabilecek fragmantasyona sebep olan genetik bir durum astenospermiye yol açabilir. Kalıtsal olarak var olan astenospermiye ek olarak, hormon içerikli bazı ilaçlar, kötü beslenme alışkanlığı, nadir olarak cinsel ilişkide bulunmak ve sık cinsel ilişkiye girmek de astenospermiye yol açan etkenler arasında yer alır.
Ev ve iş hayatında sürekli stres altında olmak, çevresel atıkların oluşturduğu toksik maddelere maruz kalmak, sigara ve alkol kullanımı da astenospermiye yol açabilir.
Ayrıca erkek yumurtalıklarının aşırı ısıya karşı duyarlılığı bulunur. Uzun süreli yüksek sıcaklığa maruz kalan testislerde yer alan sperm hücrelerinde motilite problemleri görülebilir.
Dar kıyafetler giymek de sperm hareketliliği ve konsantrasyonunu olumsuz olarak etkileyen faktörler arasındadır. Mevcut yüksek ateş ve enfeksiyon hastalıkları ise geçici olarak astenospermi oluşumuna yol açabilir.
Bu duruma bağlı olan sperm hareketliliğinin az olması durumu, kişinin iyileşmesinden sonra eski hâline döner. Ancak astenospermi çoğunlukla uzun dönem cinsel ilişkiye girilmesine rağmen çocuk sahibi olamayan bireylerin hekime başvurması ile ortaya çıktığından, mevcut hastalığın astenospermiye sebep olması çok düşük bir ihtimaldir.
Astenospermi Tanısı Nasıl Koyulur?
Düzenli ve korunmasız olarak cinsel ilişkiye girilmesine rağmen gebelik sağlanamaması durumunda çiftler hekime başvurur. Bu noktada kadın ve erkeğin üreme sistemleri ayrı ayrı incelenir.
2 ile 3 gün cinsel perhizin ardından erkekten alınan meni örneği senem analizi ile ayrıntılı olarak incelenir. Mikroskop altında yapılan inceleme sırasında sperm motilitesinin Dünya Sağlık Örgütü’nün belirlediği kriterlerden düşük olması durumunda kişiye astenospermi tanısı koyulur.
Sperm hareketliliğinin az olması kişide ağrı ya da acı gibi farklı şikayetlere yol açmaz. Tek belirtisi, kişinin çocuk sahibi olmak istemesine rağmen, gebelik sağlayamamasıdır.
Bu yüzden korunarak cinsel ilişkiye giren ya da çocuk sahibi olmak istemeyen kişilerde astenospermi varlığından söz etmek oldukça güçtür.
Astenospermi Tedavisi Nasıl Yapılır?
Astenospermi tedavisi kişinin çocuk isteyip istememesine bağlı olarak uygulanır. Çocuk istemeyen kişilerde astenospermi herhangi bir şikayete ya da yakınmaya yol açmadığı için tedavi edilmesi gerekmez.
Ancak kişinin çocuk sahibi olmak istemesi durumunda üremeye yardımcı tüp bebek tedavi yöntemleri ile çocuk sahibi olması sağlanabilir. Bu noktada sperm hücrelerinin bir kısmının hareketli olması gerekir.
Erkek üreme hücresi olan spermlerin tamamının Dünya Sağlık Örgütü’nün belirlediği D sınıfında yani tamamen hareketsiz olması durumunda, kişinin kendi spermi ile çocuk sahibi olma ihtimali bulunmaz. Az miktarda da olsa hareketli sperm hücresi bulunan kişiler ise kendi spermiyle sağlıklı bir gebelik sağlayabilir.
Gelişen tıp bilimi ile birlikte, anne adayının bu süreçte sağlıklı olması ve düzenli adet görüyor olması durumunda, ilaçsız tüp bebek tedavisi de uygulanabilir.
Yeni tedavi yaklaşımları sayesinde kadın yumurtalığında yumurta gelişimi ve çatlaması için anne adayının ilaç alma zorunluluğu ortadan kalkmıştır.
Adet düzensizliği olan anne adaylarında ise öncelikle adet düzeninin sağlanması gerekir. Yumurtlama döneminin belirlenmesinin ardından yumurta olgunlaştırma ve çatlatma işlemleri yapılır.
Bu işlemler sonrasında sağlıklı olan yumurtalar toplanır ve baba adayından sperm örneği alınır. Bu işlem öncesinde baba adayının 3 gün kadar cinsel perhiz yapması yeterlidir.
Toplanan yumurta ve sperm hücreleri laboratuvar ortamında bir araya getirilir ve yumurtanın döllenmesi sağlanır. Döllenmenin sonucunda meydana gelen embriyo, embriyo transferi tekniğiyle ağrısız ve acısız bir şekilde anne adayının rahmine bırakılır.
Embriyo transferi sırasında anne adayı jinekolojik muayene pozisyonunda yatırılır. Elde edilen embriyo, ultrasonografi eşliğinde ve kateter yardımıyla vajinadan rahim içine bırakılır. Böylece gebelik sağlanmış olur.
Unutmamak gerekir ki günümüzde gelişen teknoloji sayesinde astenospermi hastaları da baba olabilmektedir. Astenospermi tedavisi hakkındaki tüm sorular için 444 39 49 numaralı telefondan bize ulaşabilirsiniz.
Henüz yorum yapılmamış