Bizi Takip Edin!
Hasta hikayeleri, bilgilendirici videolar ve çok daha fazlası sosyal medya hesaplarımızda
Çoğul gebelik, tek seferde 2 ya da daha fazla bebeğe hamile kalma anlamında kullanılan bir ifadedir. Ağırlıklı olarak ikiz ya da üçüz şeklinde gerçekleşen çoğul gebelikler, döllenmiş yumurtanın (embriyo) farklı nedenlerle ikiye bölünmesi ya da aynı anda birden fazla yumurtanın döllenmesi nedeniyle oluşur.
Tüp bebek uygulamalarında ise birden fazla embriyonun rahim içine transfer edilebilmesi nedeni ile sık karşılaşılan çoğul gebelik, dikkatli bir şekilde takip gerektirir.
Çoğul gebelik, anne olmak isteyen pek çok kadının merak ettiği konulardan biridir. Peki çoğul gebelik nasıl olur? Hamilelik, erkekten gelen spermin kadındaki yumurtayı döllemesi sonucunda gerçekleşir.
Döllenme, ağırlıklı olarak tek seferde bir kez oluşur ve bir yumurta döllendikten sonra diğer yumurtalar kendiliğinden döllenme özelliğini yitirir.
Bu durum, vücudun döllenen yumurta sonucunda meydana gelen embriyoyu koruma mekanizmasının bir parçasıdır. Kimi durumlarda ise döllenmiş yumurtanın (embriyo) farklı nedenlerle ikiye bölünmesi ya da birden fazla yumurtanın yine birden fazla spermle döllenmesi sonucu oluşur.
Çoğul gebelik belirtileri, ağırlıklı olarak tekil gebelik belirtileriyle aynıdır. Özellikle hamileliğin ilk döneminde ultrason ya da doppler cihazları kullanılmadan çoğul gebeliğin tespit edilmesi son derece zordur.
Hamileliğin başlarında görülen mide bulantısı, baş dönmesi, halsizlik gibi belirtiler, çoğul gebeliklerde tekil gebeliklere göre daha şiddetli seyretse de bu durumun çoğul gebelikten kaynaklandığının anlaşılması her zaman mümkün olmaz.
Özellikle ilk gebeliğini yaşayan kadınlar, tekil gebelikteki belirtilerin şiddetini bilmedikleri için çoğul gebeliği fark etmeyebilir. Bu nedenle çoğul gebeliğin tespit edilmesi genellikle ultrasonda iki embriyo görülmesi ve doppler cihazında iki farklı kalp sesinin duyulması sonrasında gerçekleşir.
Gebelikte yaşanan zorlukların önemli bir bölümü, bebeğin fiziksel ağırlığından ve beslenme ihtiyacından kaynaklanır. Bu sebeple çoğul gebelikler, tekil gebeliklere göre daha zorlayıcı bir şekilde seyreder.
İki ya da daha fazla bebeğin tek keseyi paylaşması durumu söz konusu ise, bebeklerin birbirine zarar verme riskini de artırır.
En çok karşılaşılan ikiz gebelik risk faktörleri arasında alan darlığı sebebiyle bebeklerin hayati tehlike oluşturacak pozisyonlara gelmesi ve kordonlarının birbirlerine dolanması başı çeker.
Tek kesede ikiz gebelik riskleri nedeniyle bebeklerden birinin kordonu yaşamsal fonksiyonları tehdit edecek şekilde sıkışabilir ve bu durum da ikiz gebelikte birinin düşmesi durumuyla sonuçlanabilir.
Çoğul gebelik, anne adayı açısından da çeşitli riskler barındırır. Bu risklerden en önemlileri, gebelik diyabeti ve gebeliğe bağlı hipertansiyondur.
Bunun yanı sıra, gelişmiş ülkelerde yeni doğanların en sık ölüm nedeni olan erken (prematür) doğum ve buna bağlı istenmeyen sonuçlar da çoğul gebeliğe bağlı olarak gelişmektedir.
İkiz gebeliklerin %90’dan fazlası 35 hafta civarında doğarken üçüz gebelerde bu oran %100’dür. Erken doğan bebeklerin başta solunum sistemi olmak üzere organ sistemleri henüz yeterli olgunluğa erişmemiş olduklarından, bu bebeklerde yoğun bakıma yatış ihtimali yüksektir.
Dahası erken doğan bebeklerin bir kısmı organ sistemlerinin yetersizliğine bağlı olarak doğumdan sonra kaybedilirken, yaşayan bebeklerin bir kısmında da sekeller (serebral palsi, bağırsak problemleri, akciğer ve solunum problemleri, görme problemleri ve körlük) kalabilmektedir.
Çoğul gebelik yaşayan tüm kadınların hem hamilelik sürecini hem de doğum sonrası nekahat safhasını uzman doktor gözetiminde geçirmesinde büyük yarar bulunur.
Çoğul gebelik, ağırlıklı olarak genetik yatkınlık sonucu gerçekleşir ve bu durumun oluşup oluşmayacağı önceden kestirilemez. IVF tedavisinin uygulanması durumunda ise çoğul gebelik ihtimali artar.
Tüp bebek tedavisi olarak da bilinen IVF tedavisinde anneden alınan yumurta, babadan alınan spermle vücut dışında döllenir ve anneye nakil edilir. Laboratuvar ortamında gerçekleştirilen döllenmenin hamilelikle sonuçlanması kesin değildir.
Bu yüzden IVF uzmanları, annenin hamile kalma şansını artırmak için mümkün olduğunca çok yumurta toplamaya ve döllemeye gayret eder. Tüp bebek tedavisinde anneden ne kadar çok yumurta alınır ve döllenirse, hamilelik şansı o kadar artar. Döllenen yumurtalar annenin rahimine transfer edildikten sonra bir süre beklenir ve işlemin tutup tutmadığı araştırılır.
Kimi anne adaylarında döllenmiş yumurtaların hiçbiri tutmaz ve hamilelik gerçekleşmez. Bazı durumlarda, anne rahmine birden fazla embriyonun transferi gerekir, ki bu durumlarda çoğul gebelik ihtimali artmaktadır.
Doğal yollarla gerçekleşen hamileliklerde çoğul gebelik ihtimali %1 iken tüp bebek uygulamalarında transfer edilen embriyo sayısına bağlı olmakla beraber, çoğul gebelik ihtimali %30 ila %40 arasıdır.
Tüp bebek yoluyla gerçekleşen çoğul gebelikler, doğal yollarla gerçekleşen durumlara göre daha riskli seyredebilir. Bu durumun temel sebebi, anne sağlığının yetersiz kalma riskidir.
Bir diğer deyişle tüp bebek işlemi sonrasında yaşanan çoğul gebelik riskleri, uygulamanın kendisinden değil, annenin vücudunda uygulamayı zorunlu hale getiren sorunlardan kaynaklanabilir. Tüp bebekte karşılaşılan çoğul gebelik risklerinin bir bölümü şunlardır:
Anne adayı 35 yaş üzerindeyse ve düşük riski yüksek seviyelerde seyrediyorsa, embriyoların biri yaşamını sürdüremeyebilir. Üçüz gebelik oluştuysa ancak annenin rahim yapısı ve genel sağlığı üç bebeği birden taşıyabilecek durumda değilse, diğer bebekleri kurtarmak için üçüz gebelikte birini sonlandırma yöntemine başvurulabilir.
İkiz gebelik, tek başına riskli bir durum değildir. Pek çok kadın, doğal yolla ya da tüp bebek yöntemiyle ikiz gebelik yaşar ve sağlıklı bir hamilelik sürecinin sonunda iki bebeğe birden sahip olur.
Ancak anne adayının sağlığındaki çeşitli noktalar, ikiz gebeliği anne ve bebekler açısından riskli hale getirebilir. Özellikle ikiz gebelikte riskli haftalar olarak bilinen ilk 12 hafta boyunca anne adayının beslenmesine, dinlenmesine ve kullandığı ilaçlara dikkat etmesi önerilir.
İlk 12 hafta, bebeklerin vücutta tutunma çabasıyla geçer ve bu süreçte yapılabilecek en ufak hata, bebeklerin kaybına yol açabilir. Bu nedenle anne adaylarının birinci trimester olarak da bilinen ilk 12 haftalık süreçte ödem söktürücü yiyecek ve içeceklerden uzak durması, bol bol dinlenmesi, vücudunu zorlayacak aktivitelerden kaçınması ve düzenli olarak doktor gözetimine başvurması önerilir.
Siz de tüp bebek ve çoğul gebelik hakkında daha fazla bilgi almak istiyorsanız, Bahçeci Tüp Bebek Merkezi’ne başvurabilirsiniz. Tüm sorularınız için 444 39 49 numaralı telefondan bize ulaşabilirsiniz.
Danışmak istediğiniz konularla ilgili en kısa sürede sizi arayalım.
Tüm hakları saklıdır © 2010 - 2024 Bahçeci Sağlık Grubu.