2010 yılında çocuk sahibi olmanın hayaliyle başlayan mücadelemiz, 2013 yılında yaşımız sınır değerlere gelmeye başladığı dönemlerde, BAHÇECİ UMUT TÜP BEBEK MERKEZİ‘nde ekibin başarılı çalışmasıyla kızımız ARYA’ya kavuşarak sonlandı. Asıl mücadele doğumdan sonra başlıyor densede, yaşanan sürecin UMUT bekleyen çiftlerde yarattığı maddi manevi çöküntü ve travma, pozitif sonuç almaya çalışan çiftlere, sorunları araştırılmadan ısrarla ardı ardına denenmek istenen tüp bebek uygulaması, ama asıl olarak hiç hesaba katılmayan psikolojik yıkım, üzerinde düşünülmesi gereken bir durumdur.
Doğal yoldan bebek sahibi olamadığımızı anladığımızın üzerinden yaklaşık 6 ay geçmişken, geçmişten günümüze laboratuvarların erkek partnerin üzerinde yaptığı yanlış test sonuçları (morfoloji bozukluğunun anlaşılamaması), bu nedenden bütün yükü kadın partnerin üzerine yükleyerek bütün uygulamaların onun üzerinde denenmesi, çekilen rahim filmi, problemin hangi eşte olduğunun ayırt edilememesi, durumun psikolojik olduğunun söylenerek geçiştirilmesi, ‘olmazsa tüp bebek yaparsınız olur biter ne var canım’ diyerek konuyu hafife alanlar eninde sonunda bu sorunu eşimle birlikte ancak kendi özverimiz ve bilgi birikimimizi kullanarak çözebileceğimiz konusunda bizi kamçıladı. Mücadele başlamıştı. Durumun psikolojik olduğu görüşü ağır bastığı ilk anda yüklenen klomenler, her ayın sonundaki umutlu bekleyiş. Bir bakmışsınız ki aylar geçmiş.. Ne yapacağınızı bilemeden… yalnızsınız ve çevrenizde kimse yokmuş gibi hissedersiniz, herkes hayatını yaşamaya devam etmektedir, siz bir tarafta onlar diğer tarafta… işin UMUT veren kısmı eşinizin yanında olduğunu bilmektir.
En güçlü sizsiniz ,kimse yıkamaz sizi, amacınızdan döndüremez…Bu arada bir yıl geride kalmıştır. Klomen sonrası ilk profesyonel denememiz İzmir’de özel bir tüp bebek kliniğinde oldu. Aşılamayla başlayan süreçte, her denemede haftalarca göbekten yenilen iğnelerden sonra erkek faktörünün yetersizliğinin ortaya çıkması, o güne kadar yapılan tüm tahlillerin sil baştan yenilenmesi gerektiğini düşündürdü bize. İnsan o anda boşu boşuna yediği iğnelere mi üzülse yoksa enerjisini toplayıp her şeye baştan mı başlasa? Sonucu değiştiremeyeceğimizi düşünen birçok kişinin düşüncelerinin aksine içimize savaşma ateşi düşmüştü bile o anda. Gece sabahlara kadar okuduğumuz makaleler, dokümanlar, yabancı yayınlar peşi sıra bilgimize bilgi kattı. IMSI ve EMBRİYOSKOP teknolojisi bilgisi hayatımıza o dönemde girdi. Bu arada bitkisel destek haplarına harcanan servet davaya inancımızı durduramadı. Düzenli olarak tekrarladığımız tahliller bize doğru yolda olduğumuzu göstermeden önce maalesef ki tekrar yediğimiz göbek iğneleriyle beraber başarısız bir tüp bebek uygulaması geçirdik. Erken sevindiğimiz gebelik müjdesi bizi 6.hafta hüsrana sürükledi. Maalesef kalp sesini duyamadık ve kürtajla sonuçlandı.. Sebebini araştırdık. Sperm başının içindeki DNA kırıklarından tutun, vakuol denen hava keseciklerinin varlığının problemli döllenmeye neden olarak düşüğe yol açabileceği, IMSI teknolojisinin doğru spermi seçmeye yardımcı olabileceği takıntısına kadar derine inmeye başladık ve ileri gittik. Yanlış anlaşılmasın doktor yada uzman değiliz ,amacımız sadece doğru bilgiye ulaşmak.. Genetik araştırma yaptırmaya karar verdik, sonradan sonucunu aldık ki sağlammışız.
Tüp bebek uygulamasının başarısızlığını araştırıp sebebi doğru tahmin ettiğimizi fark ettikten sonra İzmir deki klinikte uygulanan tüp bebek denemesinden kalan dondurulmuşlara pek bel bağlamamıştık ama yine de bir umut denedik ve negatif sonuç çöküntüsünü yaşadık. Embriyolar hiç tutunmamış. O an tarifsiz.
İnsanlardan kaç, hamile görünce yolunu değiştir, markete girme, otobüse binme, sokağa çıkma.. yok daha neler.! Sanki herkes anlaşmış aynı anda karşımızdalar.:( Maddi sıkıntı artık kendini hissettiriyor. İş ortamında sıkıntı var. İzin izin nereye kadar, yönetici isyankar.. Maddi imkanların çöküşe geçmesi, gündeme rapor ve devlet katkısına ihtiyacımız olduğunu gösteriyor. Bu konuda sadece İzmir Ege Doğum ve Araştırma Hastanesi Tüp bebek merkezi hemşireleri ve ekibine tüm hastane yoğunluğunda çektiğimiz sıkıntılara rağmen rapor sürecindeki destekleri için teşekkür ediyoruz. Tabi rapor için sil baştan tekrar aşılama ızdırabı. Tüpler dolusu kan veren ve dimdik ayakta duran eşime teşekkür ediyorum. Kararımızı verdik, raporumuzu alıp İstanbul’a gideceğiz. BAHÇECİ UMUT TÜP BEBEK MERKEZİ’nin başarılarını bu arada araştırıyoruz, ne mutlu ki karşılaştığımız vakalarda, internette ve görüştüğümüz kişilerde ekibin başarılarını destekleyen birçok insan var. Bizim büyük bir güvenle BAHÇECİ UMUT TÜP BEBEK MERKEZİ’nde tedaviye başlamamızda büyük etkisi olan ve bu klinik sayesinde yıllar sonra bebeğine kavuşan Özlem BAŞKÖY’e teşekkür ederiz. Klinikle çalışmaya karar verdiğimiz dönemle eş zamanlı olarak İzmir’den yola çıkarak evlerine bebekle dönen başka çiftler olduğunu da duyuyoruz. Kliniğin kullandığı ve İzmir de olmadığını o an itibariyle bildiğimiz teknolojiler (IMSI, EMBRİYOSKOP v.s.) bize UMUT veriyor. BAHÇECİ UMUT TÜP BEBEK MERKEZİ’nin bizi karşılayan güleryüzlü ekibi doğru bir klinikte olduğumuzu ilk anda bize hissettirdi. Bize göre tamamıyla farklı bir iş akışı ve tedavi yöntemi izlendi, transfer yapılmasını beklediğimiz anda uygulamanın kadın faktörüne bağlı bir ay gecikmeli olacağını öğrenmek bizi o anda kısa süreli üzdü. İzmir de negatif dondurulmuş tecrübemiz vardı, böyle olmamalıydı derken öğrendik ki BAHÇECİ ekibi işini şansa bırakmıyor, emin olmadan uygulamayı yapmıyor. Ekibin dondurulmuş embriyo transferindeki başarısına güvenerek İstanbul’dan ayrılıyoruz. Bir ay sonra İstanbul dayız, hazırlıklı, inançlı ve en önemlisi güveniyoruz ekibe. Uygulama sonrası test için 12. güne kadar zaman geçmek bilmiyor ama gebelik haberini aldıktan sonrada çok mutluyuz, hisler tarifsiz, hele birde gebelik kesesi için gittiğimiz hastanede ilk kalp atış sesini 5,5. haftada duyunca bütün dünyalar bizim. Duruma inanamayıp beta hcg nin 336 olmasını bile kabul edemeden iki gün sonra tekrar tahlile giderek 5000 değerlerini görünce tekrar ayaklarımız yere basar ve artık BAŞARMIŞIZDIR. Bir anne adayı için en heyecanlı anlardan biridir işte o an. Korkumuz ilk haftalar devam edecek ama, İstanbul un bize hayat verdiğine artık inanıyoruz, şaşkınız ve daha şimdiden UMUT bekleyen çevremizdeki çiftleri kliniğe yönlendirmeye başlıyoruz heyecanla. Doktorumuz başta olmak üzere merkezin tüm ekibiyle irtibatı kesmeden gebelik sürecimiz sağlıkla ilerliyor ,9 ay boyunca göbekten kan sulandırıcı iğneler yemeye devam ediyoruz ,süreç esnasında amniyosentez yaşayarak bir tedirginlik atlatıyoruz ve nihayet minik mucizemiz ARYA’ya, İzmir de bize destek vererek yalnız bırakmayan , takibimizi başarılı bir şekilde yaparak bebeğimizi kucağımıza veren doktorumuz Sn.Kahraman KOLDAY (kendisine sonsuz teşekkürler..) sayesinde, Mücadelemizin meyvesini kucağımıza almamızda emeği geçen başta doktorumuz olmak üzere tüm personele teşekkürü borç bilir, bu mücadelenin hayatlarında yeni bir nefes arzu eden tüm çiftlere UMUT olmasını dileriz..
Saygılarımızla..
FİLİZ & İBRAHİM UYSAL