Her kadının yaşamak istediği bir duygudur annelik… Bazıları buna çok kolay ulaşırlar, hatta kimileri; istemeden zahmetsizce sahip oldukları bebeklerini acımasızca terk edip gider, kendi dünyalarında kaybolurlar. Nasıl bir duygudur onları bu duruma iten anlamak çok zor, hatta imkansız! Oysa anne olmak ne kadar da güzel bir duygu. İçinde her geçen gün biraz daha büyüyen bir varlığı hissetmek, ilk kıpırtılarını. her ay ona biraz daha yaklaşmanın heyecanını yaşamak. Bir mucizedir bu.
Her kadının yaşamak istediği, özlemle beklediği hatta onun için her şeye katlanmayı, göze almayı gerektiren bir mucize. Bunu en iyi bir bebek sahibi olmak için uzun uğraş verenler anlar. Bahçeci Kliniği’nin kapısından içeri girdiğimizde elimizde o güne dek yaşadığımız türlü deneyim, umut, umutsuzluk, hayal kırıklığı dolu bir torba belge vardı. Her şeyimizi yanımızda getirmiştik. Özenle seçmiş, içimiz burkularak yerleştirmiştik. Belirsizlik ne zordur bunu yaşayanlar çok iyi bilir. Her ay umut eder, bir sonraki ay tekrar denersiniz ve zaman geçer gider, bir de bakmışsınız seneler geçivermiş ve siz hala aynı kısır döngüyü yaşıyorsunuz. Fakat bu sefer içeri girdiğimiz de sıcacık bir duygu kapladı içimi; “bu sefer olacak, evet bu sefer!” diyordu.
Sıcak, samimi, aileden biriymişiz gibi karşıladılar bizi, tüm görüşmelerimiz aynı sıcaklıkta geçti. Program belirlendi. Artık biz de Bahçeci ailesine katılmıştık. Heyecanla olacakları beklemeye başladık. Hatta tüm bu yaşananları en ince ayrıntısına kadar hatırlamak istediğimden günlük tutmaya başladım. İlk sayfadan itibaren “küçük mucizem” için umut dolu satırlar yazmaya başladım, ona her geçen gün biraz daha yaklaştığımı hissediyordum. Yapılan kontroller hatta her gün olunan iğneler bile zor gelmiyordu. Kontrollere gittiğimde tüm ekip aynı sıcaklık ve sevgiyle destek oluyordu. Sonunda yumurtalar toplandı iyi haber ertesi gün verdiler her şey yolundaydı. Derken miniklerle buluşma günü geldi. Transferden sonra elimize minimini üç embriyonun resmini verdiler. Onları içimde misafir etmenin mutluluğunu yaşıyordum. Sevinçle evimize geldik. En zor olan kısım bundan sonra başlıyordu .
On iki günlük bir bekleme süreci; ne zor bir süreçtir o… Sabah akşam dua edersiniz, çünkü herkes elinden gelenin en iyisini yapmıştır. Bundan sonrası o mini minilerin becerisine kalır. Son iki gün çok zor geçti. Derken tahlil için evimin yakınındaki bir laboratuvara gittim. Aynı gün öğlene doğru haberi aldım. Hamileydim. Kendimde hiçbir farklılık hissetmiyordum ama hamileydim. Evet, bizim miniklerden biri ya da ikisi, hatta üçü de olabilir, başarmıştı… Ne büyük bir mutluluktu! Herkesle paylaştık. Derken 15 gün sonra kontrole gittik ve bir embriyonun tutunduğunu öğrendik .Çok rahat bir hamilelik döneminden sonra oğlumu kucağıma aldığımda her şeye değdiğini düşündüm. İşte benim minicik mucizem artık kucağımdaydı. Şu anda 4.5 aylık olan oğlum Alp’e baktığımda Allah’a şükrediyor ve bize bu mutluluğu yaşattığı için en başta, doktorum Prof. Dr. Mustafa Bahçeci’ye, Bahçeci Kliniği ve Alman Hastanesi ekibine teşekkür ediyorum. Biz artık kocaman ve mutlu bir aileyiz.